Suriyeli depremzede: Savaşı, depremi gördük, daha neler göreceğiz?
Burcu Özkaya Günaydın
HATAY – Ebu Ahmed, Narlıca’daki ‘yetimler mezarlığı’nda bayram sabahı çocuklarıyla birlikte bir mezar taşının yanında oturuyordu. Mezar taşında ‘Verde Ahmet Elsubeh’ yazıyordu: “D.15.03.2019-D.06.02.2023”
Mersin’de meydana gelen depremde yıkılan Ahmed ailesinden 3 çocuk ve annelerinin tedavisi sürüyor. Abu Ahmed, diğer çocuklarıyla birlikte ‘resmi olmayan’ bir çadır kentte kalıyor. Ahmed, “Bu çadır kentte tanıdıklarımızdan ölmeyen kimse kalmadı. Savaş, deprem, yıkım, ölüm defalarca gördük, daha ne göreceğiz?” O sorar.
‘ÇADIRDA ÇOCUKLARLA YAŞAMAK ÇOK ZOR’
Savaştan sonra Türkiye’ye gelen Ebu Ahmed, 6 Şubat’ta meydana gelen depremde evlerinin tamamen yıkıldığını anlatıyor. “Eşimin dizinde ezilme var, doktor yürümesi için umut verdi. 4 yaşındaki kızım Verde depremde öldü. Duvarın altında. 20 gün aradık ama bulamadık. Daha sonra tanıdıklarımızın yardımıyla vinç ve kepçe getirdik. Kızımı duvarın altından çıkardık. Sonra gömdük. Ne yapalım, Allah’ın izniyle ”diyor.
Narlıca Mahallesi’nde bulunan bu çadır alanı AFAD’a bağlı değildir. Yöre halkının kendi çabalarıyla kurduğu bir yer. Özellikle çocuklarla çadırda yaşamanın çok zor olduğunu ifade eden Ahmed, “Çocuklar banyo yapmadıkları için hastalanıp hastalanıyorlar. Elektriğimiz ve sobamız yok. Banyo için ayrı bir çadır yaptık. O çadırda odun üzerinde su ısıtarak hem yemeklerimizi hem de banyolarımızı yapıyoruz. Burada 7-8 aileyiz. Toplamda 40-45 kişi yaşıyoruz” diyor.
‘Bizi öldüren biriyle barışmamız mümkün mü?’
Depremin ilk haftasında ‘Suriyeliler yağmaladı’ haberleri gelmeye başladı. Bunlar da bazı yerlerde Suriyelilere yönelik saldırılara dönüştü. Bu dönemde benzer saldırıların hedefi olup olmadıkları sorulduğunda Ebu Ahmed ‘hayır’ diyor. Ancak artık hiçbir şeyden korkmadıklarını da sözlerine ekleyerek şöyle devam ediyor: “O kadar çok şey gördük ki; Suriye’de yaşananlar, burada yaşananlar… Allah ne dilerse onu yaşayacağız. Kaldığımız bu çadır kentte tanıdıklarımızdan yakınları ölmeyen kimse yok. Defalarca savaş, deprem, yıkım ve ölüm gördük; Başka ne göreceğiz? Bundan sonra ne olacak?”
Ebu Ahmed’e Esad rejimi ile görüşmelerini hatırlattığımızda, “Çocuklarımızı, akrabalarımızı, gençlerimizi öldürdüler. Suriye’de öğretmenlik yapıyordum ama işimi burada yapamam. Annem ve babam dahil herkes öldü. Bizi öldüren biriyle nasıl barışırız? Bunun mümkün olduğunu düşünüyor musunuz?” terimlerini kullanır.
‘SURİYE’DE HAYAT OLSA BURADA KALMAYACAĞIZ’
Depremin acısı çok taze olsa da kentte seçim çalışmaları sürüyor. Bu nedenle Hataylıların şu an en büyük gündemi seçim. Peki Suriyeliler için de aynı şey geçerli mi? Ebu Ahmed ve ailesi vatandaş oldukları için oy kullanacak. Oy tercihleri sorulduğunda aile ‘Erdoğan’ cevabını verdi.
Abu Ahmed, Erdoğan’ı tercih etmesinin nedenini şu sözlerle açıklıyor: “Suriye’den depremden önce kaçtık. Buraya çocuklarım için geldim. Savaşta onları bekleyen bir gelecek yoktu. Türkiye’de bizi göndermek isteyen çok parti olduğunu biliyoruz. Ama orada yaşama şansı olsaydı, aslında kendimiz giderdik bilsinler. Kimsenin bize göndermesine gerek yok. Ancak bu kurallar altında benim çocuklarım için bir gelecek yok, bizim için bir hayat yok; Bu yüzden gidemem. Burada kalmamızı isteyen Erdoğan’a oy vereceğim. Kim bizim yanımızdaysa, biz de onunla oluruz.”